MERHUM MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜMÜZ CEVDET NERSE

Yorum Ekle

Sevgili Cevdet Hocamı hep kafasında projeleri, yapılacak işleri olan bir kişi olarak hatırlarım. Ne zaman bir araya gelsek, kafasındaki projelerden bahseder ve mutlaka okullar için belediyeden talepleri olurdu. Zaman zaman bu yüzden gergin dakikalar da yaşardık. Çünkü o zaman yürürlükte olan 1580 Sayılı Belediye Kanunu , Okullara yardım etmeye izin vermiyordu.  Mevzuata takla attırmak zorunda kalıyorduk.
Çalışkan, üretken ve alçakgönüllü bir ağabeyimizdi. İlçemize çok şey kazandırdı. Milli Eğitimde yapılan bir çok eser onun imzasını taşır.
Bypass ameliyatımdan sonra bir toplantıda bir kaç müdür ile beraberdik. Sigara yakmıştım. Bana döndü "Ameliyat oldun hala akıllanmadın. Gebereceksin" diyerek bana takılmıştı.
O ortamda yaşça en küçük bendim. Buna güvenerek "Merak etme Hocam ben hepinizi gömerim" diye cevap vermiştim.
Bir ay geçmeden Cevdet Hocamı kaybettik.
Nur içinde yat Hocam. Toprağın bol olsun. Ömrüm oldukça seni unutmayacağım.

ÖZGEÇMİŞİ

30 Ocak 1952 yılında Bandırma’da doğdu. Bir çocuk babası. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Müzik bölümünden 1977-1978 öğretim yılında mezun oldu, 21 Kasım 1979 tarihinde Bingöl Lisesinde Stajyer Müzik Öğretmeni olarak göreve başladı. 21 Aralık 1983 tarihinde Bursa Orhangazi İmam Hatip Lisesi Müzik Öğretmenliğine atanarak   4 yıl kaldıktan sonra 02 Kasım 1987 tarihinde ilçemiz Çeltikçi İlköğretim Okulu Okul Müdürlüğü ve Müzik öğretmenliğine atandı.
24 Temmuz 1989 tarihinde Mustafakemalpaşa İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevine atandı, 10 Temmuz 1998 tarihinde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başladı. Cevdet NERSE, bu görevini yürütürken geçirdiği ani rahatsızlık sonucu 19 Ocak 2001 tarihinde görevi başında iken aramızdan ayrıldı.
Mustafakemalpaşa’da Bilim ve Sanat Merkezinin açılmasına bizzat öncülük eden Cevdet NERSE’nin adı aramızdan ayrılışından sonra bu merkeze verilmiş ve merkezin adı Cevdet Nerse Bilim ve Sanat Merkezi olarak değiştirilmiştir.


 Vefatından sonra Tuğba ve Fatma Yaşin tarafından eşi ile yapılan bişr röportajı aktarıyorum.

Çok ani ve zamansız kaybettiğimiz Cevdet Nerse’nin anısına yapacağımız bu sohbet için eşinin okuluna gittik. Açıkçası nedenini bilmediğimiz halde her ikimizde konuşmaya başlamaya çekindik. Röportaj için müsaade istediğimizde yüzünde biraz hüzün, birazda gururla bizi geri çevirmedi. Ve konuşmaya başladık:
 
            -Cevdet Nerse kimdi? Bize biraz ondan ve geçmişinden bahseder misiniz?
            -Çok iyi bir eğitimciydi. Mesleğini çok seven idealist bir öğretmen, bunun yanında çok iyi bir eş ve iyi bir babaydı. Dürüstlüğü, saygılı kişiliği ve çalışkanlığıyla örnek bir insandı. (Bunları söylerken Sabriye Öğretmenin yüzündeki yarı hüzünlü ifade yerini tamamen eşiyle gurur duyan birinin yüzüne bırakmıştı.)
            1952 yılında Bandırma’da doğdu. Babasının mesleği dolayısıyla orta öğretimini çeşitli yerlerde yapmış. 1978 İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü müzik bölümü mezunuydu. İyi bir müzik öğretmeniydi. Nefesli çalgılar dışında hepsini çalardı.müziğe çok düşkündü. İlkokulda kendi kendine mandolin çalmayı bile öğrenmiş.
            1979 da Bingöl’de öğretmen olarak ilk göreve başladı. 1981’de Bingöl’de evlendik. 1983’te Orhangazi İmam Hatip Lisesi müzik öğretmenliğine atandı. 3 yıl orada çalıştıktan sonra 1987’de Çeltikçi İlköğretim Okulu’nda müdür olarak göreve başladı. 2 yıl müdürlükten sonra İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü olarak atandı.16 Mart 1999’da İlçe Milli eğitim Müdürlüğü görevine başladı.Çalışma hayatına çok şey sığdırdı. (Bunu söylerken gözleri dolu dolu oldu.)Ve 19 Ocak 2001’de beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti.Evli ve bir çocuk babasıydı.
             İlçe için neler yaptı ,ne gibi etkinliklerde bulundu?
            -Çok şey yaptı ama belki de onun için en önemlisi Türkiye’de 3. ve ilk kez bir ilçede Bilim Sanat Merkezi’nin açılmasını sağlamaktı. 2000 Eylül ayında okul eğitime başladı. Aynı yıllarda ilçeye bir Öğretmen Evi’nin kazandırılması için büyük uğraşılar verdi. Ölümünden sonra çok gönül vererek açtığı Bilim Sanat Merkezi’ne Cevdet Nerse ismi verildi. Öğretmen evi toplantı salonuna yine onun ismi verildi. Türkiye’de bir insanın adıyla anılan Bilim Sanat Merkezi onun adını taşıyor. Bu tabi ki çok gurur verici bir olay .
            -Yapmak istediklerine ulaşmış mıydı yani bu kadar şey yaptıktan sonra geriye kalan ,yapamadığı şeyler var mıydı?
            -Bu ilçe için düşündüğü yapmak istediği çok şey vardı.Yenilikçi, aydın bir insandı. Daha çok projeleri, çok düşünceleri vardı ama olmadı.
            -Onu en kısa nasıl tanımlayabilirsiniz?
            -Her yönüyle mükemmel ,örnek bir kişilikti.
           -Çok yoğun çalıştığını söylüyorsunuz. Hiç sizinle ilgilenmediğini hissettiğiniz ya da kızınızın isyan ettiği olur muydu?
            -Elinden geldiğince işini ve evini dengede tutardı. İşini çok severdi ama evini de ihmal etmezdi. Ancak özellikle Öğretmen Evi ve Bilim Sanat Merkezi yapılırken çok çalışıyordu. İsyan edecek duruma gelmiştim açıkçası. Çok az görüşebiliyorduk. Yine de evden kopuk değildi. Zamanımız dardı o kadar.Yapabileceklerimizi 2 saatte değildi 1 saatte yapıyorduk.

            -Ölümünün ardından neler yaşadınız?
            -Eşimle tanışarak evlendik ve 20 yıl aynı yastığa baş koyduk.Onunla her zaman gurur duydum. BU yüzden çok şanslı olduğumu düşünüyorum. İlçede çok sevilen, saygın bir insandı. Bu benim için büyük mutluluk.
            Onu kaybettikten sonra çok zor günler yaşadım. Ani ölümü beni ve kızımı çok sarstı. Daha çok onun için zor oldu. Ailede başka bir büyüğün ölümünü görmeden baba acısı yaşamak onu yıktı. Üstelik o yıl üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Ama kızıma da her zaman söylerim, o bize çok büyük bir miras bıraktı.Ben onun adını , bize bıraktığı bu mirası sonsuza dek taşıyacağım... Onun eşi olduğum için hala insanlar bana saygı duyuyorlar. Aslında bu onun adına duyulan bir saygı.
            Alçakgönüllü bir insandı.Protokolü hiç sevmezdi.Protokolde en arkada çalışırken en öndeydi. İşine aşık bir insandı. Onun adını bu kadar değerli kılan belki de buydu.
            Ölümü çok ani oldu ve zamansızdı. Sebebiyse yüksek tansiyon nedeniyle beyin kanaması. İşleri çok yoğundu. Ben Öğretmen Evi'nin açılışında çok telaşlanmıştım.O günü atlatınca çok sevindim.Çünkü tansiyonu olanların yorulmaları, heyecanlanmaları gibi durumlar çok tehlikelidir. Babası da aynı rahatsızlıktan vefat etmişti.Ama yine de yapması gereken çok şey olduğunu biliyorum.
 

9 Mart 2015 Pazartesi

Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Yorum için açıklama