Çalışkan, üretken ve alçakgönüllü bir ağabeyimizdi. İlçemize çok şey kazandırdı. Milli Eğitimde yapılan bir çok eser onun imzasını taşır.
Bypass ameliyatımdan sonra bir toplantıda bir kaç müdür ile beraberdik. Sigara yakmıştım. Bana döndü "Ameliyat oldun hala akıllanmadın. Gebereceksin" diyerek bana takılmıştı.
O ortamda yaşça en küçük bendim. Buna güvenerek "Merak etme Hocam ben hepinizi gömerim" diye cevap vermiştim.
Bir ay geçmeden Cevdet Hocamı kaybettik.
Nur içinde yat Hocam. Toprağın bol olsun. Ömrüm oldukça seni unutmayacağım.
ÖZGEÇMİŞİ
30 Ocak 1952 yılında Bandırma’da doğdu. Bir çocuk babası. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Müzik bölümünden 1977-1978 öğretim yılında mezun oldu, 21 Kasım 1979 tarihinde Bingöl Lisesinde Stajyer Müzik Öğretmeni olarak göreve başladı. 21 Aralık 1983 tarihinde Bursa Orhangazi İmam Hatip Lisesi Müzik Öğretmenliğine atanarak 4 yıl kaldıktan sonra 02 Kasım 1987 tarihinde ilçemiz Çeltikçi İlköğretim Okulu Okul Müdürlüğü ve Müzik öğretmenliğine atandı.
24 Temmuz 1989 tarihinde Mustafakemalpaşa İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevine atandı, 10 Temmuz 1998 tarihinde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başladı. Cevdet NERSE, bu görevini yürütürken geçirdiği ani rahatsızlık sonucu 19 Ocak 2001 tarihinde görevi başında iken aramızdan ayrıldı.
Mustafakemalpaşa’da Bilim ve Sanat Merkezinin açılmasına bizzat öncülük eden Cevdet NERSE’nin adı aramızdan ayrılışından sonra bu merkeze verilmiş ve merkezin adı Cevdet Nerse Bilim ve Sanat Merkezi olarak değiştirilmiştir.
Vefatından sonra Tuğba ve Fatma Yaşin tarafından eşi ile yapılan bişr röportajı aktarıyorum.
Çok ani ve zamansız kaybettiğimiz Cevdet Nerse’nin anısına yapacağımız bu sohbet için eşinin okuluna gittik. Açıkçası nedenini bilmediğimiz halde her ikimizde konuşmaya başlamaya çekindik. Röportaj için müsaade istediğimizde yüzünde biraz hüzün, birazda gururla bizi geri çevirmedi. Ve konuşmaya başladık:
-Cevdet Nerse kimdi? Bize biraz ondan ve geçmişinden bahseder misiniz?
-Çok
iyi bir eğitimciydi. Mesleğini çok seven idealist bir öğretmen, bunun
yanında çok iyi bir eş ve iyi bir babaydı. Dürüstlüğü, saygılı kişiliği
ve çalışkanlığıyla örnek bir insandı. (Bunları söylerken Sabriye
Öğretmenin yüzündeki yarı hüzünlü ifade yerini tamamen eşiyle gurur
duyan birinin yüzüne bırakmıştı.)
1952
yılında Bandırma’da doğdu. Babasının mesleği dolayısıyla orta
öğretimini çeşitli yerlerde yapmış. 1978 İstanbul Atatürk Eğitim
Enstitüsü müzik bölümü mezunuydu. İyi bir müzik öğretmeniydi. Nefesli
çalgılar dışında hepsini çalardı.müziğe çok düşkündü. İlkokulda kendi
kendine mandolin çalmayı bile öğrenmiş.
1979
da Bingöl’de öğretmen olarak ilk göreve başladı. 1981’de Bingöl’de
evlendik. 1983’te Orhangazi İmam Hatip Lisesi müzik öğretmenliğine
atandı. 3 yıl orada çalıştıktan sonra 1987’de Çeltikçi İlköğretim
Okulu’nda müdür olarak göreve başladı. 2 yıl müdürlükten sonra İlçe
Milli Eğitim Şube Müdürü olarak atandı.16 Mart 1999’da İlçe Milli eğitim
Müdürlüğü görevine başladı.Çalışma hayatına çok şey sığdırdı. (Bunu
söylerken gözleri dolu dolu oldu.)Ve 19 Ocak 2001’de beyin kanaması
geçirerek hayatını kaybetti.Evli ve bir çocuk babasıydı.
İlçe için neler yaptı ,ne gibi etkinliklerde bulundu?
-Çok
şey yaptı ama belki de onun için en önemlisi Türkiye’de 3. ve ilk kez
bir ilçede Bilim Sanat Merkezi’nin açılmasını sağlamaktı. 2000 Eylül
ayında okul eğitime başladı. Aynı yıllarda ilçeye bir Öğretmen Evi’nin
kazandırılması için büyük uğraşılar verdi. Ölümünden sonra çok gönül
vererek açtığı Bilim Sanat Merkezi’ne Cevdet Nerse ismi verildi.
Öğretmen evi toplantı salonuna yine onun ismi verildi. Türkiye’de bir
insanın adıyla anılan Bilim Sanat Merkezi onun adını taşıyor. Bu tabi ki
çok gurur verici bir olay .
-Yapmak istediklerine ulaşmış mıydı yani bu kadar şey yaptıktan sonra geriye kalan ,yapamadığı şeyler var mıydı?
-Bu
ilçe için düşündüğü yapmak istediği çok şey vardı.Yenilikçi, aydın bir
insandı. Daha çok projeleri, çok düşünceleri vardı ama olmadı.
-Onu en kısa nasıl tanımlayabilirsiniz?
-Her yönüyle mükemmel ,örnek bir kişilikti.
-Çok yoğun çalıştığını söylüyorsunuz. Hiç sizinle ilgilenmediğini hissettiğiniz ya da kızınızın isyan ettiği olur muydu?
-Elinden
geldiğince işini ve evini dengede tutardı. İşini çok severdi ama evini
de ihmal etmezdi. Ancak özellikle Öğretmen Evi ve Bilim Sanat Merkezi
yapılırken çok çalışıyordu. İsyan edecek duruma gelmiştim açıkçası. Çok
az görüşebiliyorduk. Yine de evden kopuk değildi. Zamanımız dardı o
kadar.Yapabileceklerimizi 2 saatte değildi 1 saatte yapıyorduk.
-Ölümünün ardından neler yaşadınız?
-Eşimle
tanışarak evlendik ve 20 yıl aynı yastığa baş koyduk.Onunla her zaman
gurur duydum. BU yüzden çok şanslı olduğumu düşünüyorum. İlçede çok
sevilen, saygın bir insandı. Bu benim için büyük mutluluk.
Onu
kaybettikten sonra çok zor günler yaşadım. Ani ölümü beni ve kızımı çok
sarstı. Daha çok onun için zor oldu. Ailede başka bir büyüğün ölümünü
görmeden baba acısı yaşamak onu yıktı. Üstelik o yıl üniversite
sınavlarına hazırlanıyordu. Ama kızıma da her zaman söylerim, o bize çok
büyük bir miras bıraktı.Ben onun adını ,
bize bıraktığı bu mirası sonsuza dek taşıyacağım... Onun eşi olduğum
için hala insanlar bana saygı duyuyorlar. Aslında bu onun adına duyulan
bir saygı.
Alçakgönüllü
bir insandı.Protokolü hiç sevmezdi.Protokolde en arkada çalışırken en
öndeydi. İşine aşık bir insandı. Onun adını bu kadar değerli kılan belki
de buydu.
Ölümü
çok ani oldu ve zamansızdı. Sebebiyse yüksek tansiyon nedeniyle beyin
kanaması. İşleri çok yoğundu. Ben Öğretmen Evi'nin açılışında çok
telaşlanmıştım.O günü atlatınca çok sevindim.Çünkü tansiyonu olanların
yorulmaları, heyecanlanmaları gibi durumlar çok tehlikelidir. Babası da
aynı rahatsızlıktan vefat etmişti.Ama yine de yapması gereken çok şey
olduğunu biliyorum.
Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Yorum için açıklama