Benim huysuz sağdıcım çoktan beri görünmüyordu. Merak etmeye başlamıştım ki bugün düştü.
“Oooo kimler gelmiş. Saaç hoş geldin.”
“Hoş bulduk”
“Nerelerdesin ya? Gözlerim yollarda kaldı.”
“Ben geldim ama sen yoktun. Kıymetimi bil sana yazı konusu
topluyorum.”
“ Vay sağdıcım beni düşünürmüş. Çayı hak ettin şimdi”
Sandalyeye kuruldu. Çayından bir yudum aldı ve söze başladı:
“Geçen gün esnaf arkadaşlarla konuşuyorduk, hepsi çok dertli”
“Eee normal “ dedim. “Ekonomik şartlar, dolar “ derken
sözümü kesti.
“Onlar tamam da bu dert başka”
“Allah Allah. Ne derdiymiş bu?”
“Yardım derdi” dedi.
“ O nasıl dert ya?”
“Bak şimdi . Belediye bir şey yapacağı zaman esnafın
kapısına dayanıp yardım istiyormuş”
“Bu normal “ dedim. “ Biz de yapıyorduk. Bir etkinlik
yapacağımız zaman eğer yasal olarak belediye bütçesinden para veremiyorsak, suponsör
olmaları için esnaf arkadaşlara giderdik”
“Sadece Belediye olsa gene iyi. Spor kulüpleri , okul aile
birlikleri, cami dernekleri, kermesçiler, reklamcılar, takvimciler derken bir
de ‘köy hayırcıları’ çıktı.”
“Aha. Bir kapıda onlarca dilenci”
“Aynen öyle” dedi. “Eskiden köy muhtarlıklarının bütçeleri
vardı. Buradan harcayarak köy hayrı yaparlardı. Şimdi mahalle oldular,
bütçeleri kalmadı”
“Biliyorum” dedim. “Ama bu durumdan şikayetçi değiller”
“Sen onu benim külahıma anlat”
“Ben senin külahına falan değil, seçim sonuçlarına bakarım.
Memnuniyetin veya memnuniyetsizliğin göstergesi seçim sonuçlarıdır.”
“Neyse bu konuyu sonra konuşuruz. Şimdi bu köy hayırları,
son 10 yıldır köyler arasında sidik yarışına döndü. Şimdi bütçeleri de yok. Ne
yapıyorlar.? Onlar da esnaf esnaf dolaşmaya başlıyorlar”
“Başka yapacak bir şeyleri yok ki?”
“Tamam da ya esnaf ne yapsın? Zaten işler pek iyi değil. Bir
de kermesçiler var.”
“Onlar ne yapıyormuş?”
“Esnaftan malzeme topluyorlar. Sonra bunları yarı fiyatına
satıyorlarmış. Esnaf kira,vergi, eleman , kdv, muhtasar derken , bunlar sıfır
maliyetle kar elde ediyor, hem yardım
aldığı esnafa rakip oluyor”
“Peki esnaf arkadaşlar ne öneriyorlar?”
“Onlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar.”
“Onların odaları yok mu? Odalar meslek sorunları için
kurulmadı mı? Bence gidip orda çözüm arasınlar” dedim.
Bir de aklıma Mustafakemalpaşa Spor toplantısında anlattığım
bir fıkra geldi.
Hacı Hasan’ın 4 oğlu varmış. Bir gün tellal elinde davulla
başlamış gezmeye;
“Ey ahali. Duyduk duymadık demeyin. Padişahımız Aceme savaş açtı. Her haneden bir erkek
orduya gelecek”
Hacı Hasan’ın büyük oğlu gitmiş. Ama geriye dönmemiş.
Birkaç yıl sonra gene tellal:
“Ey ahali. Duyduk duymadık demeyin. Padişahımız Moskofa
savaş açtı. Her haneden bir erkek orduya gelecek”
Hacı Hasan’ın ikinci oğlu da gitmiş. Ama o da geriye
dönmemiş.
Birkaç yıl sonra gene tellal;
“Ey ahali. Duyduk duymadık demeyin. Padişahımız Frenk
Küffarına savaş açtı. Her haneden bir erkek orduya gelecek”
Hacı Hasan’ın üçüncü oğlu da gitmiş. Ama o da geriye
dönmemiş.
Birkaç yıl sonra gene tellal;
“Ey ahali. Duyduk duymadık deme…” derken Hacı Hasan
patlamış.
“Söyle o padişahına, benim zürriyetime güvenip te sağa sola
savaş açmasın. Verecek oğlan kalmadı”