Toplumlar zamanla değişir gelişir. Gelenekleri görenekleri de
hayatın getirdiği yeni koşullara uygun olarak farklılaşabilir.
Gazetede Yayın Tarihi : 15.03.2018
Hayatın ve hayat koşullarının getirdiği dayatmalar
kültürümüzü törpüler hatta yok eder. Bu
değişim zaman içerisinde kendi mecrasında doğal olarak sürer.
Geçmişe şöyle bir baktığımızda benim yaşımda olanların
çocukluğundaki bir çok olayın olmadığını, kaybolduğunu göreceksiniz. Horoz
şekerciler artık yok. Pazarlarda destan satanlar yok. Kalaycılar kalmadı.
Nalbantlar sadece soyadı olarak var. Kırk gün kırk gece süren düğünler masal
oldu.
Türkiye “belediye reformu” yapıyoruz diyerek 30 ili bütün
şehir yaptı. 2017 nüfusuna göre tam 62 milyon 717 bin 604 kişi, yani ülkemizin
%76,66 sı artık bütün şehirli. Bu yasa çıkarken Akparti her zaman yaptığı gibi
“bizzz gayet iyi bilirizzz” diyerek bütün eleştirilere kulak tıkadı. Bana göre
yasanın eleştirilecek bir çok eksiği ve yanlışı var. Bu konuda internette
yüzlerce yazı okuyabilirsiniz. Ben işin pek düşünülmeyen kültürel yanından
bahsetmek istiyorum.
Türk toplumunun temeli köylerdir. Şimdi köyler mahalle oldu.
Onlara “mahalle” diyoruz. Artık herkes şehirli, mahalleli... Bin yıllık
köylerimiz ve köy kültürümüz yok olmak üzere.
“Köylü milletin efendisi” idi. Şimdi “Mahalleli
milletin efendisidir” desek, efendilik yapacak halk yok.
“Köyden indim şehire” diyorduk, artık “mahalleden
yürüyüverdim şehire” diyeceğiz.
Şarkılardaki “köylü güzeli “ yerini “mahalleli
güzeline” bırakacak. Ferdi Tayfur “Beni mahallemin
yağmurlarında yıkayın” diyecek.
Çocuklar “orda bir mahalle var uzakta, gitmesek
te, gezmesek te o mahalle bizim” diye şarkı söyleyecekler.
Bundan sonra “Görünen mahalle kılavuz
istemeyecek”. “Evli evine , mahalleli mahallesine “ diyeceğiz.
“Horozu çok olan mahallede sabah geç olur” ,
“Köpeksiz mahalleye kurt iner”.
“Eski mahalleye yeni adet” getirenleri
göreceğiz.
Ecevit'in “köy-kenti”, “mahalle-kent”
olacak. Türkeş'in dokuz ışığından biri olan “köycülük” şimdi “mahallecilik” olacak.
Köyün birinde “Kani” adında bir delikanlı yaşarmış. Kani 40
yaşına gelmesine rağmen hala bekarmış. Gönlünü komşu Rum köyünden 22 yaşındaki
bir güzele kaptırmış. Kız da buna aşıkmış. Ama gel gör ki, biri Müslüman,
diğeri Hristiyan olduğu için evlenemiyorlarmış.
Bir gün kız Kani'ye. “Benim 2 abim, 3 amcam, 2 dayım var.
Bunlar hayatta beni sana vermezler. Ama sen hristiyan olursan o zaman bu iş
olur” demiş.
Kani'nin uykuları kaçmış. Öyle yapmış , böyle yapmış sonunda
tamam demiş.
Hemen Kani'yi almışlar götürmüşler kiliseye papazın
karşısına. Bir çarşafa koymuşlar ve başlamışlar sallamaya. Bir yandan da “Kani
oldu Yani” diye söyleniyormuşlar.
Sonunda Kani dayanamayıp “Çekilin bre” diyerek kendini
çarşaftan atmış. “Kırk yıllık Kani olur
mu Yani” diyerek, aşkını bırakıp köyüne dönmüş.
Ehh ben de “doğru söyleyeni dokuz mahalleden “
kovmadan kaçayım. Esen kalın.
Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Yorum için açıklama