Gazetede yayın tarihi:05.04.2018
Hepimizin yaşadığı bir travma sanırım, seyahat sonrası gittiğiniz şehirler ile yaşadığımız İlçemizi karşılaştırma durumu. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Çünkü İlçemizin pek çok şehre bakıldığında eksikleri olduğu gibi, avantajlı olduğu alanlar da var. Çok konuda bakir olan ve aslında yanlışlarla ilerlemesinden ziyade doğru yapılanmaya açık bir durumda bulunmasının avantajlarından bahsediyorum.
Elbette doğru yapılanmayı ömrümüzce bekler isek sıkıntı, acele ve yanlış bir yapılanma ise sonrasında düzeltilmesi mümkün olmayan kronik sorun sebebi olur.
İlgi
çekmek istediğim konu ise son yılların sorunu olan yanlış yapılaşma.
Büyük büyük inşaatlar, yüksek katlar, bitişik nizamdaki imar durumları,
binalara ait yapılmayan otoparklar ve daha
neler neler. Yanlış anlaşılmasını da istemem. Çünkü inşaat sektörünün
aktif oluşundan rahatsız olanlardan değilim. Ve biliyorum ki, inşaat sektörü altı yüzden fazla ticari kalemin
aktive olmasını sağlayan bir ticari faaliyet alanıdır. Bunun devamlılığı ekonomi için büyük önem arz eder.
Ancak öncesindeki planlama çalışmaları tüm
bu sorunların önüne geçecektir. Şimdilerde bakıldığında, bitişik nizam
imarlı bölgelerde konut sahiplerinin araçlarını çekecek yerleri yok.
Binalarda Belediyeye ödenen otopark ücretleri sebebiyle yapılmayan park
alanları bunun en büyük sebebi. Bitişik nizam ve kat sayıları ikamet
oranını da arttırınca bu sorun çözümsüzlüğe kavuşmuş
oluyor.
Tüm bu plansız yapılaşma bir de yeşil alanların hayatımızdan uzaklaşmasınısağlıyor.
Kişi başı düşen yeşil alan miktarı,
imar planında olması gerektiği gibi görülse de bulunduğu yer ve
vatandaşın kullanım durumu itibariyle hiçte öyle değil. Üstelik park
alanı yaparak, oyun grupları ve spor aletlerini yerleştirince durum
hedefine ulaşmış olmuyor. Çünkü park alanlarındaki çocuk
oyun grupları ve spor aletlerin zemininde kauçuk ya da parke taşı
döşeyen bir zihniyete sahibiz.
Oysa
yeşil alan yeşil olmalıdır. Ağaçlandırma çalışmaları yapılmalıdır. Yeşil
alanlarda düşünün ki, zeminde alabildiğine çim ve gölgesinde otura bildiğiniz
alabildiğine ulu ağaçlar. Elbette ağaç çeşitleri bulundukları ve
kullanıldıkları alanlara göre seçilebilir. Üstelik bu alanlar
göstermelik olmamalıdır. Kayda değer genişlikte alanlar ve bulundukları bölgeye nefes verebilen
özellikte alanlar olabilmelidir.
İstanbullu bir arkadaş ile Bursa' ya giriş yaparken kurduğu cümle inanın içimi acıttı. '' Nerede yeşil Bursa? Olmuş beton Bursa abla ''. İşte bu cümle
ile Bursa' ya bakınca bugün üzüntü
yaşatıyor isek o üzüntüleri İlçemiz için yaşamama amacımız olmalıdır.
Bu yönde mevcut yeşile sahip çıkıp, daha da alanları fazlalaştırmak için
planlama
ve çalışmalar yapılmalıdır.
Nasıl ki hafta sonları çalışma temposundan uzaklaşıp, eş dost yeşile maviye kaçarak rahat bir nefes almak istiyorsak; güncel hayatımızda da doğanın tamir
edici gücüne ihtiyacımız vardır.
Kendi çözümünü çözümsüzlüğe dönüştürenlerden olmayalım. Yeşil alanların
kıymetini bilelim ve bu yönde çalışmaların yapılmasını talep edelim. Ve
bu konuda yapılan tüm samimi çalışmalara
destek olalım.
Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Yorum için açıklama