Aradan yıllar geçtikten sonra Belediye
Başkanlığım dolayısıyla Emniyet Camiasını yakından tanıma
fırsatı buldum.
Türk
Edebiyatında Avrupa'daki gibi “dedektif romanı” geleneği,
birkaç eser dışında pek yoktu. Bunun nedeni de şöyle
açıklanıyordu. “Türk Polisi'nin geleneksel yöntemi
-konuşturma, itiraf ettirme- üzerinedir. Öyle Avrupadakiler gibi
delil ara, çelişki yakala gibi şeylerle uğraşılıp zaman
kaybedilmez” Şüpheli emniyete geldikten sonra ABD Başkanı
Kenedi'ye suikasti bile kendisinin yaptığını kabul edecek şekilde
ikna edilir. Böyle olunca da hayatın yansıması olan kültür,
sanat ve edebiyatta yer bulamaz.
1990
başlarından itibaren ülkemizde yeni bir emniyet kuşağı
gelişmeye başladı. Kolejli, akademili, eğitimli, ufukları geniş
polisler yetiştirilmeye başlandı. Zaten o yıllardan sonradır ki,
ülkemizde de polisiye romanlar, diziler ve filmler çoğalmaya
başladı.
Belediye
Başkanı olduğum ilk zamandaki Emniyet Müdürü'nü şu an
hatırlamıyorum. Onun yerine gelen Ümit KARAPINAR'ın şahsında bu
yeni kuşak emniyetçilerle tanışma imkanım oldu. Burada görev
yaptığı sürece yasalar gereği ilçe idaresinde birlikte
çalıştık. Benim polise karşı önyargılarımda gedikler açan
kişidir. İyi ve çalışkandı. Okumayı severdi. “Olur böyle
vakalar, Türk Polisi yakalar” dışında “o vakaların olmaması
“ için çalışırdı. Önleyici güvenlik hizmetlerinin varlığını
onun uygulamaları sayesinde öğrendim.
Olaylara
bakışı, değerlendirmesi çok farklıydı. Mesleği gereği ketum
ve mesafeliydi. Yaşadığımız bir kaç olayda farklı düşündük.
Ama sonuçta somut durumun somut tahlilini yapıp, yeni stratejiler
geliştirebilen, çözüm odaklı bir insandı.
Umarım
Emniyet teşkilatında daha iyi yerlere gelir.
Fahri
YILDIZ ve İskender ÇALIŞIR'a Mustafakemalpaşa çok acaip bir “Hoş
geldin” karşılaması düzenlemişti.
Rahmetli
Şehit Kemal ETİLER'in cenazesinin olduğu ve ardından bir takım
hoş olmayan olayların olduğu gün göreve başlamışlardı. İlk
günleri olmalarına rağmen olayları kontrol altına almışlar ve
büyümelerini engellemişlerdi. Bu da onların yetenekleri ve
becerileri konusunda bana ipucu vermişti.
İkisi
de Karacabeyliydiler. Bu yüzden bu coğrafya ve kültürün içinde
yetiştikleri için hiç yabancılık çekmediler. Benim gözümde
iyi bir ikiliydiler.
Belediye
ile birlikte bir çok proje geliştirdiler. Bazılarını yapabildik,
bazılarını yapamadık. Sürekli kalıcı hizmetler peşindeydiler.
Okumayı
seven, araştırıcı kişilerdi. Sorunların tam göbeğine girmeyi
severlerdi.
Tek
şanssızlıkları ilçede politik hareketliliğin çok yoğun olduğu
zamanda görev yapmalarıydı. Basit “kasaba siyaseti” kaprisinin
kurbanı oldular.
Geçenlerde
Emniyet teşkilatında yapılan büyük tasfiye sonucu emekli
edildiklerini öğrendim. Genç sayılacak yaşta, verimli
olabilecekleri bir çağda emekli edilmişler. Bunun dışında
üzerilerine bir de “paralel” algısı yaratıldı.
Benim
gibi siyasi bir insanın, böyle bir “durumu” farketmemesi çok
zor bir ihtimaldir. Bunca yıl görev yaptık, fotoğraflar dışında
“paralel” bir duruş görmedim.
Kendilerine
bundan sonraki yaşamlarında başarılar diliyorum.
Yine
bu 10 yıl içerisinde görev yaptığımız Amir, Başkomiser,
Komiser ve bütün Emniyet Mensuplarını saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum.
KÜÇÜK BİR ŞAKA
İŞTE PARALEL'İN DELİLİ
Gördüğünüz gibi yukarıdaki, fotoğrafta benim yokluğumda belediyenin
"paralelleri" ile birlikte "parelel paralel" durmuş fotoğraf çektirmişler. ;)