DİN Mİ... HOCALAR MI? - Mehmet KUL

Yorum Ekle
DİN Mİ? ... HOCALAR MI?

                 Sosyal medyanın hızla hayatımıza girmesi ile birlikte, her şeyden anında haberdar olmaya başladık. Nerede dikkat çekici bir görüntü, veya konuşma varsa herkesin elinde bulunan kayıt cihazları ile birkaç saniyede dünyanın her yerine ulaştırıyor. Söylenenler kayıtlı ve görüntülü olduğu için inkarı da mümkün değil. Konuşurken sadece karşınızda bulunanlara değil bütün dünyaya konuşmuş oluyorsunuz. Yeterli ve doğru bilgilere sahip olmadan konuştuğunuzda, yanlışlarınızın meydana çıkması uzun sürmüyor.

                Dini konularda konuşanların yanlışlarına cevap verilmesi biraz riskli görüldüğünden, ya da yanlış anlaşılma gibi durumların meydana gelmemesi için uzun zamandır bazı "dindar görünümlüler" meydanı iyice boş bulmuşlardı.
                Bir grup "dindar görünümlüler" kadınların da öncelikle "insan" olduğunu değil, sadece (burada yazmaktan utanç duyacağım için yazamadığım sapık düşüncelerinin objesi) erkeklerin bir malı olarak görüyor, pis pis sırıtıp, erkek tarafından dövülmeyi "şükür" olarak görüyordu. Daha vahim şeyler de vaaz ediyorlar da her gün sosyal medyadan duyduğunuz için tekrara gerek yok.
               Bir grup "dindar görünümlü" de, efendilerinin insan üstü güçleri ile! büyük işler başardığını, bir üfleme ile uçaklar düşürdüğünü, depremleri engellediğini, mübarek ruhlar toplantısında kararlar alma seanslarını anlatıyorlar. Kısaca "efendi hazretlerinin" insan üstü güç ve keramet sahibi olduğuna o kadar inanmışlar ki, kendi benliğini bırakıp efendisinde yok olmuşlar. Varsa yoksa bilmem ne hazretleri. Dinden daha fazla kendi hazretlerine değer veriyorlar. Dini değil "hazretlerini" anlatıyorlar. 
               Bir grup "dindar görünümlü" de var ki, onların işi de devamlı olarak Atatürk ve ailesine, kurmuş olduğu Cumhuriyet Rejimi'ne sövmek, hakaret etmek. O kadar iğrenç kelimeleri kullanabilmek onların seviyesizliğinin ispatı ama maalesef onların da dinleyicileri var. Onlar da her gün hakarete devam ediyorlar.

              Nihayet bu birinci gruba Sn. Cumhurbaşkanı cevap verme ihtiyacı hissetti. Yanlış anlaşılmaya müsait cümlelerini de ertesi gün düzeltti. "Nereden girdim bu işe" demiş midir?
              Bilemem.

              İnsanlara doğru dini bilgileri öğretmek ile vazifeli olan, binlerce din adamı kadrosu bulunan Diyanet İşleri de Cumhurbaşkanının uyarısından sonra, lütfedip konuştu. Yuvarlak cümlelerle günü geçiştirdi.
              Bunlarla kararlı bir mücadele görüntüsü verdi mi? 
              Kesinlikle hayır. 

              Diyanet İşleri Başkanlığını 1924 yılında kuran ATATÜRK' e hakaret etme seanslarına, Diyanet İşleri müdahale edecek mi?
              Zannetmiyorum.
              
             Peki... İslamı dosdoğru bilen ve yaşayan, cesur, kararlı din adamı yetiştirme gayreti var mı?

              Cumhurbaşkanı, belirlediği yanlışlarda uzun vadeli bir mücadeleye girecek mi?
              İnşeallah girer.
 Gazetede Yayın Tarihi : 15.03.2018

Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Yorum için açıklama