Siyasi liderler bir yerde etkinlik yapmadan önce danışmanları o yöre
ile ilgili çalışmalar ve programlar yaparlar. Oraların ihtiyaçlarını,
özelliklerini, tarihi kişiliklerini, (var ise) ilgi çeken şivelerini
dahi lidere anlatırlar. Lider de ona göre konuşarak,
bölgenin konularına hakim olduğunu ve çözüm yollarını anlatarak
yönetime getirilmelerini ister. Bazen ilginç şahsiyetler de sahneye
çıkartılarak daha dikkat çekici olmaya çalışırlar.
Sn. Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmaları devamlı olarak
ekranlardan okumasına rağmen yılların verdiği tecrübe ile sanki okumuyor
da irticalen konuşuyormuş gibi ses tonu, vurgu şekli ve beden dilini de
buna katarak çok başarılı bir şekilde yapabiliyor.
Arada bir Türk toplumunun nabzına hitap eden şiirlerle de süsleyince
etkilenmemek mümkün değil.
Sn. Kılıçdaroğlu ekranlardan okumuyor, kısa sürede çok şey
ifade etmek ister gibi hızlı konuştuğu için, miting meydanlarından daha
çok kapalı salon toplantılarında akla dayalı demokrasi içerikli
konularda daha başarılı. Son yıllarda sakin, olgun
ve kucaklayıcı tavırları dikkati çekiyor. Teke tek yakın döğüş! için rakip arıyor ama
uzak döğüş! moda olduğundan rakip bulamıyor.
Sn. Bahçeli de son zamanlarda ekrandan okumada önemli
mesafe kaydetti. Hele ki cümle sonlarında bir elini aşağıdan yukarıya
doğru keskin bir kaldırarak, yüksek bir ses tonu ile vurgu yapması
salonları ayağa kaldırmaya yetiyor.
Sn. Akşener ise ekrandan okumuyor. Her konuşmasında bir
isim zikrederek dinleyicilerle diyalog kurması dikkat çekiyor. Kendine
has benzetmeleri, efelenmeleri ile yeni bir ses olarak dikkatle takip
edilmeyi başarıyor. Siyasete bayan eli değmesi
yeni bir renk oldu.
Sn. Karamollaoğlu ise sakin, akıllı ve tatarlı hali ile
insanları "acaba ne söyleyecek" diye merak ile takip ettiriyor. Sanki
geç keşfedilmiş ağırlıklı bir değeri gösteriyor.
Seçimlere yaklaştığımız bu günlerde liderleri dikkatle takip edeceğiz.
Bazıları çok bazıları az da olsa ekranlarda olacak.
Şahsen ben hiç birinin ses tonuna, vurgusuna coşkusuna bakmadan söylediklerinin gerçeklerle alakasını düşüneceğim.
Hamaset karın doyurmuyor.
(Yazımın bir yerinde İzmir'de sahneye çağrılan 'Yaylalar
yaylalar' söyletilen, villada oğlu üşürken doğalgazı bağlanarak oğlu
ısıtılan, her söylediği cehalet fışkıran birinden ne fayda umulduğunu,
neden sahneye çağrıldığını da irdeleyecektim ama bu
köşedeki yere de, sizin okumada geçecek zamanınıza da yazık dedim ve
vazgeçtim)
* * *
İlçemizden bir Milletvekili aday adayı şöyle diyor;
"İlçemizin kangren olmuş sorunları vardır. 100,000 nüfus
psikolojik eşiğini neredeyse on yıldır aşamıyoruz. Yıllardır vaat edilen
dört yıllık fakülte kurulması bir türlü hayata geçirilememiştir. Tarım
ve hayvancılığın, esnaf emeklilerimizin sorunları
bellidir. İş alanlarımız kısıtlı olduğundan genç nüfusumuz büyük
şehirlere göç etmektedir. İlçe dinamiklerini hayata geçirecek ve uyumlu
çalıştıracak bir iradeye ihtiyaç vardır." Ve devam edip gidiyor.
Bilin bakalım bu aday adayımız iktidardan mıdır? Yoksa muhalefetten midir?
Her cümlesi bir eleştiri, kesin muhalefetten adaydır diyorsanız yanılıyorsunuz.
* * *
Başka bir Milletvekili aday adayı buyurdu;
"Çalışmalarımıza Kemalpaşa dan başladık"
Yanlış yere gelmiş olduğunun farkında değil.
Burası Mustafakemalpaşa.
Bu isimde kısaltma olamayacağını zahmet edip öğrenmeli.
Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Yorum için açıklama