BU MİLLET SEVİLMEZ Mİ?

Yaklaşık 4 yıl önce okuduğum bir haber üzerine , duygularımı kağıda dökmüştüm. En temel insani değerlerimizin azalarak ta olsa hala yaşamakta olduğunu gösteren bir haberdi. Riyanın , ikiyüzlülüğün, menfaatçiliğin tavan yaptığı ülkemizde bu tür haberlere çok ihtiyacımız var. Demek ki hala umut var. Bu umudu yeşertmek ve çoğaltmak bizlerin elinde.



Bugün bir haber okudum. Çok duygulandım. Önce haberi okuyalım.
Şehit ailesinin bu cevabı hiç unutulmayacak
Aydın Ticaret Odası (AYTO) yönetimi, 19 Ekim'de Hakkâri Çukurca'daki terör saldırısında şehit düşen 24 askerden biri olan Jandarma Komando Er Mehmet Çetin'in, Nazilli'nin Beğerli Köyü'ndeki ailesini ziyaret etti. Ailenin acısını paylaşıp taziye dileklerini yineleyen oda yöneticileri, 2 bin lira nakdi yardımda bulunmak istedi. Aile ise "Bizden daha çok ihtiyacı olan var" diyerek yardımı reddetti.
 
Şehit Komando Er Mehmet ÇETİN

Habertürk'ün haberine göre, 5 çocuğundan en küçüğünü şehit veren Şerife ve Bekir Çetin çifti, AYTO Meclis Başkanı Mustafa Ali Parmaksız'ın
uzattığı zarfı geri çevirdi. Çobanlık ve hayvancılık yaparak geçimini sağlamaya çalışan acılı aile, maddi durumları iyi olmamasına ağmen yardımın kendilerinden daha zor durumda olan vatandaşlara verilmesini istedi. 
Şehit babası Bekir Çetin, "Sağ olun, ziyaret ederek acımızı paylaşmanız bizim için gerçekten önemli. Oğlum vatan borcunu öderken şehit düştü. Vatan sağ olsun" dedi. Şehit ailesinin bu onurlu davranışı karşısında duygulanan oda yöneticileri, ülkenin böylesine duyarlı ve onurlu kişiler sayesinde ayakta kaldığını belirtti. Kışın Beğerli Köyü'ndeki evde yaşayan şehit ailesi, acı haberi o dönemde bulundukları köyden 4 kilometre yükseklikteki dağlık alanda, elektrik ve suyu olmayan baraka tipi evlerinde almıştı.


Hemen aklıma Kurtuluş Savaşımızın son gazilerinden merhum İskilipli Ömer KÜYÜK'ün sözleri geldi. Kendisiyle söyleşiye gelen muhabire : "Bak çocuk, yoksulluk her zaman mutsuzluk, zenginlik ise mutluluk getirmez. Niye sefalet çekelim ki, insan daha ne ister bu fani dünyada. Bak işte görüyorsun elmalar dalından, petekler balından geçilmiyor. Üstelik bu nimetler istiklali olan bir topraktan çıkıyor. Lezzeti de oradan geliyor. İşte böyle yaz. Biz sadece meyveler daha tatlı olsun diye savaştık. Ne makamda gözümüz oldu, ne de mevkide...''


Böyle bir kutsal ruh , böyle bir erdem kolay kolay bulunabilir mi? . Bakın nasıl anlatıyor Büyük Taaruz'u : "Elimde sancak vardı çocuk. Gece ıssız ve karanlıktı. Biz 90 bin kişiydik. Cephelere dağılmış taarruz için emir bekliyorduk. Düşünsene evlat, birbirine sırtını vermiş 90 bin genç adam, yalnızca hep beraber soluk alıp verseler vadilerde gök gürültüsü gibi yankılanır. Ama biz nefeslerimizi tutmuş büyük emri bekliyorduk. Arada bir çekirgelerin sesi geliyor, dağlarda çakallar uluyordu. Ve emir geldiğinde artık büyük gök gürültüsü başlamıştı. 90 bin kişi bir bedene dönüşmüştük. Sanki aynı anda nefes alıyor, ayağımızı aynı zamanda toprağa basıyorduk. Toprağın altında sanki bir dev kükrüyordu. Bir ara durdum, kulağımı toprağa dayayıp bu büyük akışın sesini dinledim. Yüreğim kabardı, sancağı elime alıp önlere, önlerde savaşan öncü birliklere doğru seyirttim. Artık bir millettik onu hissettim. Yenilmeyecektik, ezilmeyecektik, esir olmayacaktık. Sehere doğru koşuyorduk. Gün şafağa eriştiğinde artık ebediyyen hür olacaktık. Buna inandık çocuk. Buna hakikaten çok inandık. Ve kazandık..." (Bu arada Kurtuluş Savaşı olmadı diyenelere de saygılarımı! sunuyorum)


Bu bir ülkenin yurttaşı, böyle bir neslin torunu, böyle bir milletin ve halkın mensubu olmaktan gurur duyuyorum. Son olarak Nazım Hikmet'in Kuvay-ı Milliye Destanından bir bölümle bitiriyorum:


"ya insanlarda yürek dediğin taştan olacak,
yahut da dehşetli namuslu olacak yüreğin,
kâzım`ın ki taştan değildi çok şükür,
fakat namuslu.
ne malûm? dersen :
dövüştü pir aşkına,
yaralandı birkaç kere
ve saire.
ve kavga bittiği zaman
ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman.
kavgadan önce kartal`da bahçıvandı,
kavgadan sonra kartal`da bahçıvan."



Ya siz gurur duyuyor musunuz?