HAYAT BİR SOĞANDIR..!
Bizim
lise yıllarımızda, felsefe, mantık ve sosyoloji dersleri vardı. Bu derslerde
çeşitli felsefi disiplinleri ve mantık biçimlerini öğretirlerdi.
Öğrenci
psikolojisiyle o derslerle dalga geçmeye bayılırdık. Özellikle “düz mantık”
üzerine bir sürü şaka üretilirdi.
“Nadir
bulunan şeyler kıymetlidir. Kör at nadir bulunur. O halde kör at çok
kıymetlidir”
“Hayat
acıdır. Soğan da acıdır. O halde hayat bir soğandır”
Bunlar
gibi onlarca önerme vardı. Bu mantıkla akıl yürütmek bizi doğruya götürmezdi.
Hoşça zaman geçirmenin şaka konularıydı.
Ergenlik
yıllarında dalga geçtiğimiz bu mantık oyunlarının, günümüzde kocaman adamlarca
siyasette ve devletler arası ilişkilerde ciddi olarak söylendiğini hayretle
görüyorum.
Nisan
2017 deki Anayasa Referandumunda AKP şöyle propaganda yaptı: “Bu anayasaya şu
terör örgütü hayır diyor, bu terör örgütü hayır diyor. CeHaPe de hayır diyor. O
halde CeHaPe bu örgütlerin işbirlikçisidir.”
Bu tür
propagandayı AKP hemen her konuda yapıyor. Doğru mu? Bence değil.
Bir
önermenin doğru veya yanlış olduğu sadece söyleyene veya karşı çıkana bakarak
değerlendirilmez. Bu şekilde karar verirseniz komik durumlara düştüğünüz gibi
inandırıcılığınız da kalmaz. Daha vahimi ise bu mantıkla davranan kişi ve
kuruluşlar çok kolay “kandırılır” ve yönlendirilirler.
2010
Anayasa Referandumunda yaptığınız ve savunduğunuz Anayasa'yı bir süre sonra
kendiniz beğenmediniz. Kendi yaptığınıza “bu yanlıştır, değiştirilmesi
lazımdır” dediniz. O zamanki eleştirileri “CeHaPe zihniyeti” deyip karşı
çıkmasaydınız bu duruma gelmezdiniz.
TBMM de
AKP’nin önceden hazırladığı “Siyasi Etik” yasa tasarısını, CHP virgülüne
dokunmadan meclise getirdi. Sonuç; AKP oylarıyla reddedildi. Dünyada, kendi
yaptıkları yasaya karşı çıkan ilk ve tek parti olarak tarihe geçtiler.
Yine
Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul’un imar durumu ile ilgili konuşurken, kendine göre
bir takım önerilerde bulundu. Bunun üzerine CHP İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi grubu, bu önerileri bir önerge haline getirdi ve Belediye Meclisine
sundu. Yine AKP oylarıyla reddedildi.
Reza
Zarrab olayı Türkiye'de patlak verdiğinde bütün eleştirilere kulak tıkadınız.
Kulak tıkamakla kalmayıp eleştirenleri de suçlamayı ihmal etmediniz. Onu
“hayırsever bir iş adamı”, hatta “Türkiye'nin cari açığının % 15 ini tek başına
kapatan kahraman” ilan ettiniz. Malum televizyonlarda Türk Bayrağı önünde
“Milli Kahraman” muamelesi yaptınız.
Gel
zaman, git zaman bu şahıs ABD'ye gitti. Orada tutuklandı. ABD tarafından “esir”
alındığını, “rehin” tutulduğunu söylediniz. Kerkükte ABD askerleri tarafından
başına çuval geçirilen 11 Mehmetçikten esirgediğiniz (hatta müzik notası mı
diye dalga geçtiğiniz) notayı bu şahıs için verdiniz.
Daha
sonra “baskı yapıyorlar, işkence görüyor” dediniz. Şimdi geldiğiniz son noktada
“yalancı, iftiracı, şerefsiz, vatan haini” oldu. Çok “tutarlı” bir politika
izliyorsunuz.
Suriye’de
ABD ve Batı Emperyalizminin kışkırtmasıyla iç savaş başladığında hemen ABD’nin
yanında saf tuttuk. “Kardeşim Esad” , “diktatör Esed “ oldu. Ona karşı kim
varsa sempati besledik. Hatta hatırlayacaksınız terörist YPG/PYD nin başı Salih
Müslim Ankara’ya geldi. Resmi görüşmeler yaptı. Şimdi karşımızda ABD’nin piyonu
olarak bizi tehdit etmeye çalışıyor. Tabi ki gereken cevabı Türk Milletinden misliyle
alacaktır.
Ancak
buradaki konu şudur. Bir ülkeyi yönetenler bizim gibi sıradan insanlardan
farklı olmalıdır. Uzak görüşlü olmalıdır. Olayları iyi analiz etmelidir. Doğru
adımlar atmalıdırlar. Oradan oraya savrulmamalıdırlar. Başkalarının neye karşı
olduğuna göre değil, Türkiye’nin çıkarlarını ön plana almalıdırlar. Ülkemizin
insan kaynaklarını, ekonomik kaynaklarını israf etmemelidirler.
Şimdi ben
desem ki “AKP ; Ermenilerin, Esed'in, Yunanistan'ın, Sisi'nin işbirlikçisidir”
bana kızarsınız değil mi? Hiç kızmayın. Ben sizin mantığınızla konuşuyorum.
Birleşmiş Milletlerde yapılan Kudüs oylamasında ABD ve İsrail'e karşı
Ermenistan, Suriye, Mısır, Yunanistan, Eyyy Hollanda, Eyyy Nazi Almanyası, Eyyy
Batı ile aynı oyu verdik.
Son
olarak bir de samimiyet testi: Şu anda ABD ile aramızda ilan edilmemiş bir
savaş durumu var. Ama ABD’nin Türkiye’nin göbeğinde İncirlikte askeri üssü var.
Bu üsse el koyacak mıyız? Yoksa “Eyy Amerika, eyy Trump” diyerek uluslararası
alanda hiçbir karşılığı ve yaptırımı olmayan sözlerle mi geçiştireceğiz?
Evet ne demiştik?. Hayat bir
soğandır.
Sağlıcakla kalın.
NOT: Havadis gazetesindeki eski köşe yazılarıma “https://mkphemsehri.blogspot. com.tr/
“ adresinden ulaşabilirsiniz.