PARTİLERE HAZİNE YARDIMI - Mehmet KUL

Yorum Ekle
  Siyasi partiler demokratik sistemimizin vazgeçilmez kurumlarıdır. Varlıklarının devamı son derece önemlidir.
          Siyaset kurumunun zayıflaması demokrasinin zayıflamasıdır.
          Demokrasinin zayıflaması kişilerin güçlenmesidir ki demokrasiye uygun değildir.
          
         Demokrasiyi önemli sayan medeni ülkeler siyasi partilerin devamını kolaylaştırmak için her sene ve seçim zamanlarında partilere hazineden yardımlar yaparlar.
         Bu yardımlar sayesinde partiler programlarını halka duyurur, ulaşım masraflarını karşılar, çeşitli ihtiyaçlarını giderirler.
         Hazine yardımının bir amacı da adaylara kendi bütçelerinden fazlaca para harcatmamaktır. "Madem ki sen siyaset yapmak istiyorsun, ben de senin giderlerini karşılıyorum, seçildikten sonra sadece devlet için çalış" demektir.
         Adaylar tarafından çok fazla yapılacak masrafların, seçildikten sonra harcadıklarını telafi yoluna gitme isteklerinin oluşmasının önüne geçmektir.
        Hazine yardımlarına rağmen adayların kendi bütçelerinden büyük harcamalar yaptıkları da bir gerçektir. Devamlı gündemde olmanın, çok önlerde protokollerde oturmanın elbet bir bedeli olacak. Bunları bilerek talip olduklarına göre bu bedeli ödeyecekler.
        Bu sene  partilerin hazineden aldıkları yardımlar;
        AKP        139,1 milyon TL.
        CHP          71,2 milyon TL.
        MHP         33,3 milyon TL.
        HDP          30,7 milyon TL.
        Ayrıca seçim yapılan yılda seçimler için de ilave yardım alıyorlar.
        2018 seçimleri için ise aldıkları ise;
        AKP       270,9 milyon TL.
        CHP        138,5 milyon TL.
        MHP         68,1 milyon TL.
        HDP          58,9 milyon TL.
        Görüldüğü gibi seçimlere iddialı hazırlanan İYİ Parti ve Saadet Partisi hazine yardımı alamıyorlar. Harcamalarını kendi bütçelerinden yapıyorlar.
       Devletin partilere verdikleri gerçekten büyük paralar.
       Peki bu kadar büyük paralar amacına uygun olarak harcanıyor mu?
       Parti programları ve ülke için yapacakları hizmet tanıtımları yapılıyor mu?
       Zannetmiyorum.
       Yapılanlar ve nelere harcandığı gözlerimizin önünde duruyor.
       Boy boy şahıs resimleri...
       Bu şahıs resimleri bizim hangi işimize yarıyor veya bize ne veriyor belli değil.
       Her taraf bayrak flama...
       Peki bu bayraklar ne işe yarıyor?
       Sadece güç gösterisi ve baskı unsuru.
       
       Şimdi bir de yeni moda, yapılmış işler veya yapmayı düşündüklerinin resimleri her yerde.
       Hal bu ki, yapılanların resimlerine gerek yok. Biz zaten yapılanları görüyoruz.
       Hayal ettiklerinizi de resimlerle tanıtmanıza gerek yok. Her seçimde aynı şeyleri resimlerle yapıp duruyorsunuz. Günün birinde bazılarını yaparsanız onların canlısını da o zaman görürüz.
       Netice,24 Haziran akşamı bu kadar milyon TL. çöp olup gidecek.
       Hal bu ki o kadar para ile çok daha faydalı işler yapılabilirdi.
       Resim ve broşürlerin tercihleri etkilediği zamanda yaşıyoruz.

MEVCUTLAR ve HEDEFLER - Nuray LAÇİNER

Yorum Ekle

Artık bunca yapılan çalışmaların, koşuşturmaların, verilen uğraşların ve miting savaşlarının sonuna gelindi. Bu Pazar hepimiz sandığa giderek oyumuzu kullanacağız. Sonuç olarak Ülkemiz adına mühim bir karar vereceğiz.

İstiyorum ki, seçim öncesi mevcut Vekil durumu ve sonrası için Partilerin hedeflerini değerlendirelim. Geçtiğimiz genel seçim sonucunda Bursa' mızdan 18 Milletvekili bizleri temsil etmişti. Malumunuz Ak Parti mevcut 18 Vekilin 11 ini alarak büyük bir çoğunluğu elinde tutmuştu. Buna karşın ana muhalefet Partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi ise 5 Vekil ile temsil şansı bulmuştu. Milliyetçi Hareket Partisi 2 Vekil sahibi olabilmişti. Tabi bu sayıların dengesi İyi Parti kuruşundan sonra geçişler sebebi ile muhalefet kanadında bir parça değişmişti. Şimdi yaptığımız analiz, seçilenlerin değil de seçmen adına bir analiz olduğundan bu ayrıntıları göz önünde bulundurmayalım isterseniz. Çünkü bu geçişler çok farklı gelişmelerin sonucu olmuş ve çok farklı değerlendirilmeyi hak eden mevzular olarak tarihte yerini almıştı.

Pazar günü yaşayacağımız genel seçimde Bursa iki seçim bölgesine ayrıldı. Her iki bölgede 10 ar Vekil seçilecek ve toplamda Milletvekili sayısı 20 ye çıkmış olacak. Bu anlamda temsil hakkımızın artmış olması olumlu bir gelişme olarak göze çarpıyor. Peki bu gelişme ile Partilerin Bursa bölgesindeki hedefleri ne oluyor? 

İktidar Partisi Ak Parti elbette mevcut 11 Vekilin üzerinde bir sayı istiyor. 18 de 11 aldığımıza göre, 20 de 12 çok zor olmamalı diyenler var. Muhalefet kanadı ise çalışmalarında çok iştahlı görünüyor. Cumhuriyet Halk Partisi 6 Vekilin altına düşmeme gayreti içerisinde. Milliyetçi Hareket Partisinde işler biraz karışık. Çünkü İyi Parti, büyük oranda Milliyetçi Hareket Partisi oylarını bloke ettiğini iddia ediyor. Aynı zamanda bazı bölgelerde Saadet Partisinin varlığı muhafazakar oyların akıbetinde etkili olacak gibi yorumlara sebep oluyor. Üstelik bir de Bursa ' da Hdp oylarının bir Vekil çıkarabilme olasılığı konuşuluyor.

Bakıldığında bulunduğumuz bölge itibariyle yani, Mustafakemalpaşa - Karacabey - Nilüfer - Osmangazi - Orhaneli - Büyükorhan hattı Ak Parti cephesi için diğer bölgeye göre daha handikaplı görünüyor. 

Elbette tüm bu olasılıklar ve tahminlerden öte asıl gerçek seçmenin kararı. Hep konuşmalarımızda bahsederim; arka sokaklarda bulunan ve kerli ferli lafların aksine duru anlayışların ışığında yaşayan insanlarımızın verdiği karardır seçim sonuçları. Bakalım dönemin meşhur iletişim çağı vatandaşımızı ne yönde etkileyecek ya da etkileyebilecek mi? Umdukları ve bulduklarından ne derece memnun olduklarını hep beraber öğreneceğiz. Siyasiler ile kendi hayallerini ne kadar beraber hissedecekler? Göreceğiz.

Seçim sonuçlarını da haftaya değerlendireceğiz, Ülkemiz ve bölgemiz için şimdiden hayırlı olsun.

Hoşça Kalın...



AKP 'DEN HDP 'YE 60 MİLYON LİRA YARDIM. - Hayri ÖZTETİKLER

Yorum Ekle
Yukarıdaki başlığı görünce bir çok kişinin irkildiğini hissediyorum.

AKP karşıtlarının merak ve sevinçle “bakalım neleri ortaya çıkmış?” diyerek, AKP yanlılarının ise kızgınlık ve sinirle “amma sallamış, bu kadar da büyük yalan olmaz” diyerek yazıyı okumaya başladıklarını sanıyorum.

24 Haziran seçimleri için yasalar gereği partilere yapılan yardımlardan HDP'ye verien para 58,893 milyon Türk Lirası.

AKP li arkadaşlar “eee ne var bunda.Bu kanun gereği verilen para. AKP'nin ne suçu var?” diyecekler.

Tamamen haklılar.

Amma velakin;

Yine Kanun gereği yapılan sosyal yardımları, fakir maaşlarını, kömür çuvallarını “Bunları size AKP veriyor” diyerek propaganda yapıyorsanız, HDP'ye de siz para yardımı yapıyorsunuz.
Yani Sayın Cumhurbaşkanı'nın “terör destekçisi parti” dediği HDP'ye.

Dahası da var.

Sayın Cumhurbaşkanın'nın “terörist” dediği, Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin

Demirtaş'ı aday yapan AKP dir.

Haydaaaa!” demeyin. Bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için bir takım koşullara sahip olması gerekir. Bunlardan birisi de “iyi hal kağıdı/sabıka belgesi” olması.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın “terörist” olduğunu söylediği Selahattin Demirtaş'a bu “temiz kağıdı/sabıkasız” belgesini kim verdi?

Adalet Bakanlığı.

Adalet Bakanlığı muhalefete mi bağlı? Yoksa Adalet Bakanlığı Sayın Cumhurbaşkanı ile aynı fikirde değil mi?

Yine bir “Devlet Kurumu” olan, Genel Müdüründen çaycısına kadar bütün personeli AKP'li olan TRT'ye ne demeli?

Sayın Cumhurbaşkanı'nın “terörist” dediği Selahattin Demirtaş'ı taaaa Edirne cezaevine kadar gidip ona program çekip TRT'de konuşma yaptırıyor. Bu “teröriste propaganda yaptırmak” değil midir?

Bu durumda Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, TRT ve de Yüksek Seçim Kurulu “Teröriste ve terör örgütüne yardım ve yataklık” mı yapıyor?

Yoksa Sayın Cumhurbaşkanımız artık alıştığımız, bildiğimiz şekilde bizlere “şaka” mı yapıyor?

***

Pazar günü sandık başına gidiyoruz. Seçme hakkımızı kullanacağız. Sandığa mutlaka gidilip oy kullanmalı. İnandığınız güvendiğiniz parti ve adaya oyunuzu vermelisiniz.

Bütün parti ve adaylara başarılar diliyorum. Ülkemize ve ilçemize hayırlı olması temennisiyle sağlıcakla kalın.


BELEDİYEDEN PERSONELE SİYASİ BASKI İDDİASI.

Yorum Ekle
Mustafakemalpaşa Belediyesi Cumartesi yapılacak AKP etkinliği için personele katılma zornluluğu getirdiği iddia edildi.

Belediye çevrelerinden alınan duyumlara göre bugün (Cuma) akşamüstü müdürleri toplayan başkan. “Personelinize söyleyin. Eğer pazartesi günü işe devam etmek istiyorlarsa, yarın AKP yürüyüşüne mecburi katılacaklar” dediği iddia edildi.

Belediyenin bu tavrı siyasi çevrelerde tepki yarattı. “Her türlü kamu imkanını AKP lehine kullanan iktidar belediyesi, bu tavrıyla ne kadar korku ve acz içinde olduklarını gösteriyor” yorumları yapılıyor.

BİLİN BAKALIM BU LİDER KİM?

Yorum Ekle

Sevgili izleyiciler size bugün bir siyasi liderin eleştiri ve vaatlerini sunuyorum.Acaba bu vaatleri veren siyasi parti liderini tanıyabilecek misiniz? 

Önce vaatleri bir okuyalım. Bu liderimiz ne demiş?


Dedi ki: Dünyada kök­lü dönüşümler yaşanırken Türkiye, zamanını ve ener­jisini iç meseleleriyle uğ­raşarak tüketmektedir. Artık, kendi içine dönük böyle bir sistemle toplumun talepleri karşılanamayacağı gibi, uluslararası cami­anın saygın üyesi de olunamaz…

Dedi ki: hükümetin uyguladığı ekonomik istikrar programları ve acı reçeteler halkı canından bezdirdi. Üre­tim gücü zayıflatıldı, istihdam azaltıldı ve kaynakların üre­timi yerine rant gelirlerine yönelindi…

Dedi ki: Ülke, iç ve dış ya­tırımcılar açısından cazibesini kaybetti; Türkiye ürkütücü boyutlarda mali ve beşeri sermaye kaybına uğradı. İyi yetişmiş nitelikli insanları­mız arasında bile işsizlik had safhaya ulaştı; yetenekli genç beyinler gelecekle­rini yurtdışında iş arama­nın telaşına düştü…

Dedi ki: Kamu açıklarına dayalı ve sadece sıcak para girişiyle desteklenen büyüme modelinin sürdürülemeyeceği açıktır. Kamu açıkları, harca­malarda tasarruf ve verim­liliğin artırılması yoluyla azal­tılacaktır…

Dedi ki: Ekonomik ve sosyal altyapı yatırımlarına öncelik verilecek; taşıt alımı, lojman ve sosyal tesis gibi verimsiz harcamalar yapıl­mayacaktır…

Dedi ki: Siyasi ve ekono­mik istikrarın sağlanmasına paralel olarak döviz kurla­rında da istikrar sağlayaca­ğız…

Dedi ki: Yoksulluğun ve gelir dağılımındaki dengesiz­liğin temelinde yolsuzluk­ların yattığı, son yıllarda açıkça görülmüştür. Kamu kesimi rant dağıtma meka­nizması olmaktan çıkarıla­caktır…

Dedi ki: Yolsuzluğun önlenmesinde temel öncelik, siyasetin ve kamu yönetimi­nin yolsuzluktan arındırılması olmalıdır. Ülkemizin ulus­lararası imajını zedeleyen yolsuzluk olaylarının orta­ya çıkarılması ve suçluların cezalandırılması için gerekli idari ve hukuki önlemler alına­caktır…

Dedi ki: Kamu rant dağıt­ma mekanizması olmaktan çıkarılacak. Kamu otoritesini kullanan siyasetçilerin ve kamu yöneticilerinin mal varlıkları şeffaf hale getirile­cektir…

Dedi ki: Kamu yöneticile­rinin atanmasında teknik ye­terliliğin yanı sıra, dürüstlük temel bir ölçüt olarak dikkate alınacak. Personel alımında objektif kriterler getirilecek, terfilerde liyakat ve fır­sat eşitliği esas alınacaktır…

Dedi ki: Partimiz, hü­kümetin ve kamu yönetici­lerinin hesap verme so­rumluluğunu açıkça kabul etmektedir. Yolsuzluklara imkan vermeyen şeffaf devlet anlayışını yerleştirecektir…

Dedi ki: Parti çıkarlarını ülke çıkarlarının üstünde tu­tan “negatif siyaset” değil, ülke çıkarlarını parti çıkarla­rından önde tutan “pozitif siyaset” takip edeceğiz…


Dedi ki: Önyargılardan ve saplantılardan arınmış ger­çekçi bir dış politika izle­yeceğiz. Dış politikada karar verme ve uygulama süreci­ne parlamento ve toplu­mun çeşitli kesimlerinin katılımı sağlanacaktır…

Dedi ki: Partimiz, siyasi alanın daralmasına, temel hak ve özgürlüklerin kısıt­lanmasına, kamuda göreve alınmada eşitsizliklere neden olan düzenlemelere ve uygula­malara son verecektir…

Dedi ki: Partimiz, düşünce ve ifade özgürlüğünün tam olarak sağlanmasını sınır­layan engelleri kaldıracaktır. Devlet yönetimini şeffaf hale getirecektir…

Dedi ki: Temel yasal düzenlemelerin ve anayasal değişikliklerin yapılmasın­da partimizin Meclis'teki sayısal üstünlüğü yeterli olsa bile, mümkün olabilecek en geniş toplumsal mutabakat aranacaktır…

Dedi ki: Hukuku, korkut­manın ve cezalandırmanın de­ğil, adaleti sağlamanın ara­cı olarak görüyoruz. Hukukun siyasallaşmasını engelleyen önlemler alınacaktır..

Dedi ki: Eğitimde önyargılı ve ezbere dayanan yaklaşım terk edilecek; evrensel değerleri öne alan çağdaş yaklaşım benimsenecektir. Üniversiteler, her çeşit düşüncenin demokratik bir ortamda, hoşgörü içinde öğretilip tartışıldı­ğı, yasakların ve sınırlama­ların olmadığı özgür foruma dönüştürülecek. Rektör, dekan, bölüm başkanı gibi her kademedeki yönetici­nin seçimle işbaşına gelmesi sağlanacaktır…

Dedi ki: Ülkemizin te­mel gıda ürünleri açısından kendi kendine yeterli olması sebebiyle, tarım arazileri­nin sürekli işlenir halde tutulması, tarımsal üretimde verimliliğin artırılması ama­cındayız. Hayvancılığı mutlak geliştirmek zorundayız…

Dedi ki: Çevrenin korun­ması amacıyla yenilenebilir-temiz enerji kaynaklarından yararlanacağız…

Dedi ki: İşçilerden alı­nan gelir vergisi ve sigorta primlerini mutlak azaltaca­ğız…

Dedi ki: Partimiz, siyaseti ahlaki bir çizgiye yerleştire­cektir..

 Evetttt... Bilebildiniz mi?
Hadi sizi fazla yormayayım. Bu sözlerin sahibi 16 yıldır iktidarda olan AKP'nin Genel Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN.

Am bir fark var. Bu sözleri 26.Eylül 2002 Perşembe günü saat 11:00 de, İstanbul Grand Cevahir Otelinde "AKP 2002 seçimleri beyannemesi" açıklamasında söyledi.

16 yıldır tek başına iktidarda olan AKP bunların hangisini yaptı? Bunun yorumunu da size bırakıyorum.

KAYNAK














KEŞKE DOĞRU OLMASA - Gani ER

Yorum Ekle
Ramazan ayı ve yoğunluğu ile yorgunluğunun ardından Bayram ziyaretleri, dost buluşmaları ve en keyiflisi gençlerin gönlümüzü kazanma adına tatlı ikramımıza icabet etmeleri çok güzel vakitler oldu. Bu arada yazılarımıza uzun bir zaman ara vermiş olduk, hiç istemesek de. Gerçi bu ziyaret zamanları pek çok konuda bilgi sahibi olmamızı da sağladı. Eş dost sağ olsun, bildiklerini duyduklarını paylaştılar.

Bu yazımda tanıdıklar vasıtasıyla edindiğim bir mevzuya ait bir paylaşımda bulunmak istiyorum. Malum uzun zamandır işsizlik konusuna geçicide olsa bir çözüm olarak devlet eliyle oluşturulmak istenen bir işkur oluşumu var. Dönemsel olarak bazı kurumlarda çalıştırılmak üzere bu yol ile işçi istihdam ediliyor. Mayıs ayında iş başı yapan pek çok vatandaşımız olmuş. 

Daha önceleri biliyoruz ki, müracaat eden vatandaşlar arasında herkesin huzurunda çekiliş yapılır ve şansı yardım eden insanlarımız da belirlenen süreler içerisinde iş sahibi olurlardı. Söylenen o ki, bu dönemde Belediyede çalışmak üzere 60 civarında işkur işçisi alınmış. Temizlik ve park bahçe işinde çalışmak üzere işe alınmışlar. Ancak bu defa çekiliş yerine mülakat yapılmış. Kriter olarak sanırım en çok işe ihtiyacı olanlar seçilmek istenmiş. Gelir durumu, evinin kira olup olmaması, ev halkında başka çalışan bulunup bulunmaması gibi bir takım sorular sorulmuş. 

Sorulmuş ama sanki duyduklarıma göre alımlar tam olarak bu anlayışa bağlı kalınarak yapılmamış. Ekonomik durumu pek iyi olmayan pek çok vatandaş işe alınmamış. Gerçi 800 civarında da müracaat olduğu söyleniyor. İşsizlik nerelere gelmiş, geçici bir iş için bu kadar müracaatta düşündürücü elbette. 

Alımların şekline dönecek olursak, sanki biraz eş dost kayırması gerçekleşmiş. Çünkü Belediyede normal çalışanların eşlerinden başlayarak, Parti kanalıyla alınması istenen isimler yoğunlukta olmuş. Oysa devlet bu imkanı gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı hedefleyerek oluşturmamış mıydı? Düzenli geliri olmayan, geçim sıkıntısını iliklerine kadar hisseden vatandaşımız bir soluk alabilsin diye yapmamış mıydı? Tanıdık vasıtasıyla zaten farklı farklı imkanlar kullanılıyor. Keşke bıraksalardı da en azından bu vesile ile ardında '' dayısı '' olmayan halk fayda sağlasaydı. 

Böyle olunca yapılan bu iş organizasyonu amacından sapmış oluyor. İhtiyaç sahibi hedeflenirken, kırılamayan tanıdıklar ve çıkar çevreleri işin keyfini kaçırıyor. Keşke çekiliş sistemi devam etseydi de, herkes en azından nasibine razı olsaydı dedirtiyor. Tabi şimdi söylenen gibi bir haksızlık söz konusu ise, bu haksızlığa alet olanların günahının büyüklüğü şahsımı ürkütmüyor değil. Ancak bu kişilerin bu idrakte olmadığını da maalesef görüyoruz. 

Bu Pazar bir de seçim telaşı var. Bakalım TAMAM mı denecek yoksa DEVAM mı? Cumhuriyet değerleri çok kıymetli, işte bu seçim gibi. En doğru kararın sandıklardan çıkmasını diliyorum. 
Selamlar


24 HAZİRANDA NELERE DİKKAT EDECEĞİZ

Yorum Ekle
YSK’nin önceki seçimlerdeki rolü oy kullanma işlemi ve seçim güvenliğine dair tedbirlerin büyük bir dikkatle alınması gerektiğini ortaya koydu. Peki seçmen ve müşahitler 24 Haziran günü nelere dikkat etmeli? Seçmenlerin ve müşahitlerin hakları neler?


 Seçmen nasıl oy kullanacak?
Oy kullanmaya giderken yanınıza TC kimlik numarası taşıyan Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı veya resmi soğuk damgalı, resimli olan ve kimlik yerine geçen resmi belgelerden (Pasaport, basın kartı vs.) biri bulundurulmalı.
Seçmen, kendisine verilen zarfların üzerinde YSK amblemi ve iki adet mühür, oy pusularında ise YSK fligranı ve bir adet mühür olduğuna dikkat etmeli. Bu özellikleri barındırmayan oylar geçersiz sayılacaktır.

Sandık kurulu başkan ve üyeleri hiçbir gerekçeyle seçmenle birlikte oy kullanma alanına giremez. Engelli seçmenler gerekirse ya yanında bulunan akrabalarından birinin, ya da tercih edecekleri başka bir seçmenin yardımıyla oy kullanabilir.

Milletvekili seçimleri pusulasında eğer bir ittifaka oy verilecekse; ittifak alanı içinde birden çok mühür vurulursa ya da tek mühür olsa dahi bu mühür iki partiyi birden kapsayacak şekilde vurulursa oylar ‘ittifak oyu’ olarak yazılıp daha sonra YSK tarafından ilgili partilere oransal dağıtımı yapılacaktır.

İttifak alanında bir partiye ayrılan sınırlar içerisinde birden çok mühür vurulması, ya da bu alana tek mühür vurulması halinde oylar ilgili partiye yazılacaktır.
Seçmenin hakları
Seçmenler, kendi oy kullandığı sandık çevresinde kendisine ayrılacak bir yerde açık oy sayımını izleme hakkına sahiptir. Seçmen, burada bir usulsüzlük tespit ederse, siyasi partilerin müşahitlerine başvurabilir.


Oylama veya sayım esnasında bir usulsüzlükle karşılaşılması halinde seçmenin sandık kuruluna itiraz hakkı bulunmaktadır. Uyarı, hem sözlü hem yazılı olarak yapılabilir. İtiraz halinde tutanak tutularak sandık kuruluna imzalatılabilir. Eğer sandık kurulu itiraz tutanağını imzalamıyorsa şahitlere imzalatılarak seçim sandığı çevresindeki avukatlara başvurulabilir.

Müşahitlerin görevleri nedir?
Sayım masası başında durup oy pusulalarını görme hakkına sahip olan müşahitler, sayım bittikten sonra sandık sonuç tutanağını alma hakkına sahiptir.

Müşahitler sandık sonuç tutanağını alsa da sandık kurulu üyeleriyle birlikte İlçe Seçim Kurulu’na gidebilirler.

Müşahitler, sandık kurulunun görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmemelerinin tespiti halinde, şikâyet haklarını kullanabilirler. Şikâyetlerinin kabul edilmemesi durumunda, İlçe Seçim Kurulu’na itirazda bulunabilirler.


Müşahitler siyasi sembol taşıyamaz
Sabah 07.00’da oluşturulacak sandık kurulunda görevlilerden birinin eksik olması halinde, bu sırada sandık çevresinde bulunan müşahitlerden biri sandık kurulu üyesi olarak atanabilir. Bu nedenle müşahitlerin saat 07.00’dan önce, olabilecek en erken saatte sandık çevresinde bulunması gerekir.

Müşahitler seçim günü yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını, sadık başından ayrılmaya gerek kalmayacak biçimde hazır etmelidir.

Müşahitler, elektriklerin kesilmesi ihtimaline karşı el feneri, telefon şarının bitmesi ihtimaline karşı yedek şarj bataryası, kalem ve kağıt gibi ihtiyaçları yanında bulundurmalıdır.

Seçim günü sandığa giderken müşahitlerin, seçim yasakları başladığı için görünür yerinde herhangi bir siyasi sembol taşıması yasaktır.


"SAYIN BAKANIM GÜRKAN ESEN..." - Sinan UYGUÇ

Yorum Ekle

Doğma büyüme bu ilçenin bir evladı olarak ilk kez hayatım da bir seçimleri trübünden izlemenin rahatlığını yaşıyorum.

Bu ilçede efsane olmuş tüm siyasetçileri yakinen tanıma fırsatı buldum.
Rahmetli Mehmet Gedik, Şükrü ERDEM, Yaşar Yenipazar, Onur GÖKSU, Mehmet KÜÇÜKAŞIK, rahmetli Bahri ÖZMAN,Mahmut ÇOLAKOĞLU, Çetin POYRAZLAR, Mahir ÖZUZUN,gibi yaşım yettiğince hepsinle çeşitli şekilde tanışıklığımız dostluğumuz ağabey kardeş ilişkimiz olmuştur.

Bu arada unuttuğum bir isim varsa da özür dilerim.

Ama iki isimle çalıştım ki
bu ikisi bana siyaseti öğrettiler.
Biri rahmetli Erdal BÜKE öbürü Hayri ÖZTETİKLER.

ikisinin de birbirine benzeyen özellikleri pek çoktu.
İlkelerin den asla taviz vermezlerdi.
Dinlemesini çok ama çok iyi bilirlerdi.
Sabır taşıydılar.
Siyasi nabız ölçmeleri inanılmaz kuvvetliydi.
İkisi de siyasi strateji konusun da uzmandı.
Nezaket sahibiydiler, bir o kadar da mütevazi idiler.
Her ikisi için de örgüt baştacıydı.

Her ikisinede çok şey borçluyum.
Hatta Mustafakemalpaşa da her ikisine de çok şey borçlu...

Bu satırları neden yazdım..
Bu ikilinin yanına Mustafakemalpaşa tarihine geçecek bir isim daha geliyor...
CHP de ilçe yöneticiliği yapmış. CHP ilçe başkanlığı görevin de bulunmuş. Şu anda CHP den 1.bölgeden 6.sıra adayı Gürkan ESEN çalışkanlığı ile
sevecenliği ile bilgi ve birikimi ile Mustafakemalpaşa siyasi tarihine adını yazdıracak bir isim olarak karşımızda duruyor.

6.sıra olması hiç ama hiç önemli değil...
Önemli olan Bursa CHP örgütünde en üst sırada olması başlı başına bir karizma zaten. Milletvekilliği ilk 3 sırası zaten var olan milletvekili olan arkadaşlardan oluşmuş, sırada
4. ve 5.sıradaki adaylar bri SGK uzmanı öbürü doktor yani siyasetle hiç alakası olmayan yukarıdan yazılan adaylar. 6.sıra da da Gürkan ESEN var. Yani örgütün ilk sırası örgütün diyoruz zira ilk 5 adeta parselllnmiş 6.sıra örgütten gelen bir isme yer açılmış. Siyasetin içinden gelen arkadaşlar bunun ne demek olduğunu gayet iyi kavrarlar.

6.sıradayım diye hiç üzülmedi aksine sevindi çünkü geldiği yer örgütün 1.sırasıydı.
1.sıra adayıymış gibi çalışıyor
Küskünleri topladı
sahaya sürdü...
CHP örgütü umulmadığı kadar kalabalıklaştı.gittikleri yerde büyük kalabalıklar topluyorlar.
Gürkan ESEN, Ramazan ayın da gittiği tüm iftarlar da en ilgi gören aday oldu.
Köylerden Hem MUSTAFAKEMALPAŞA'dan hem KARACABEY den bize ne zaman geleceksin diye her gün onlarca telefon alıyor.
Her kesimle arası çok iyi
Dar bir bütçe ile olmazları başarıyor.
Bir ilçe siyasetçisinin nasıl ilçe dışın da da başarılı olacağını kanıtlıyor.
6. sıra...
Hiç ama hiç önemli değil sıranın önemli olmadığını ispatladı..
24 saatin 24 ünü de partisi için emek harcıyor desek yalan olmaz.
Kazanırmı kazanır
Kaybeder mi kaybeder..
İkisin de de kazanacağı çok şey var.

Bu seçimlerin sonucu ne olursa olsun
bildiğimiz tek şey var
bir seçim daha olacak....
Bunun sebeplerini daha sonra yazarız.

Gürkan bir dahaki seçimler de çok ama çok daha üst sırada olacak bu kesin..
Hatta daha  da ileri gideyim bir dahaki seçimler de Rabbim ömür verirse görürüz gürkan sadece Bursa dan Ankara ya milletvekili olarak gidecek
Ama dönüşü çok muhtemeldir ki KIRMIZI PLAKA ile olacaktır.
Demedi demeyin..

2 efsane ile çalıştığım için çok mutlu olduğumu söylemiştim.
3. sü ile de çalışmayı Allah bana nasip etsin.....



ŞAKACI REİS - Hayri ÖZTETİKLER

Yorum Ekle
Ne mutlu bize çok şakacı bir Cumhurreisimiz var.
Kolay değil milletin yüzünü güldürmek.
Mesela İstanbul Belediye Başkanıyken “3. Köprü intihardır” demişti. Sonra tuttu 3. Köprüyü kendisi yaptı. Ne yani şimdi İstanbul’u “intihar” mı ettirdi? Hayır.  Çok güzel bir şaka yaptı. 


Mesela dedi ki “Komünistler ve onların desteklediği partiler Boğaz köprüsünü satmak istedi ama Özal sattırmadı”
Hepimiz biliyoruz ki tam tersine Özal satmak istedi ve o zaman Halkçı Parti Başkanı Necdet CALP ile meşhur “sattırmam efendim” , “satarım efendim” diyaloğu yaşanmıştı.
Yani reis bunu bilmiyor mu? Reis Özal’a “komünist” mi dedi. Olacak iş mi bu?
Asrın lideri reisimiz her zamanki gibi şaka yapıyor.
“Çok safmışız. Bizi Obama, Apo, PKK, Barzani, Fetö, Esad aldattı” dedi. Sonra “Biz ne aldatan, ne de aldatılan olduk” dedi.  Burada çelişki arayanlar Reis’in yaptığı şakayı göremiyorlar.
Irak’ın Süleymaniye kentinde subay ve erlerimize ABD ordusu tarafından başlarına çuval geçirildiğinde ne demişti?
O zaman basın “Amerika’ya nota vermeyi düşünüyor musunuz?” diye sordu. Reis “ne notası? Müzik notası mı?” demişti. Bakın notanın iki anlamıyla yapılan ince espriye bakın. Burada yapılan şakanın zarafetine dikkatinizi çekerim. İşte Reisimiz böyle şakacı biridir.
Yıllar konusunda ve tarihler konusunda da çok şaka yapmıştır.
“Ben ilkokulu tek parti CHP zamanında okudum. Sınıflar 75 kişiydi.” Dedi. Tek parti devri 1950 de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle bitti. Bizim Reisimiz 1954 doğumlu.
“80 öncesinden bahsediyorum. Büyük kızım Esra bir gece yatak odamızın kapısına ufak bir pusula asmış. ‘Babacığım bir geceni de bize ayır’ duygulandım” dedi.  Oysa Esra Erdoğan (Albayrak) 14 Ekim 1983 te doğdu.
“1979 yılında öldürülen iki arkadaşımızın cenazesine katıldığımız için Metris Cezaevine alındık ve işkence gördük.” Fakat Metris Askeri Cezaevi 22 Nisan 1981 yılında açıldı.
Şimdi bütün bunları Reis bilmiyor mu? Haşa Reis yalan mı söylüyor? Haşa Reis artık unutmaya mı başladı? Tabi ki hiç biri değil. Reis şaka yapıyor şaka.
En büyük ve yaratıcı şakalarını Fetö ve PKK ya yaptı.
“Gel artık bitsin bu hasret” , “Ne istedilerse  verdik.”  Bunlar hep Fetöye yapılan şakalardı.
Habur da kurulan Çadır Mahkemesi, Apo’ nun bildirisinin Nevruzda Diyarbakır’da okutulması, İmralı’yla görüşmeler, Oslo görüşmeleri, Barzaniyle beraber AKP kongresi. İşte bunlarda PKK’ya yapılan şakalar.
Arada dini şakalar da yaptı. “İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar aciz bunlar” diyerek İslami çevrelere bile şaka yaptı.
Reisimiz şaka yapma konusunda üstün bir yeteneği var. Hemen her konuda şaka yapabiliyor.
Peki Reis şaka yapar da Belediyemiz yapmaz mı? O da bu konuda ki yeteneğini gösterip Reis’in izinden gittiğini tabi ki gösterecek.
Mesela su ile ilgili bir sorununuz var. Belediye’ye telefon edip sorununuzu bildirip yardım istediniz. Aldığınız cevap “Biz karışmıyoruz. BUSKİ bakıyor”.
Yine kanalizasyon veya lağımlarla ilgili sorununuz olduğunda Belediye’yi aradığınızda aldığınız cevap aynı. “Biz karışmıyoruz. BUSKİ karışıyor”
Ama sonra bir bakıyorsunuz reklam panolarında su ile ilgili, kanalizasyon ile ilgili yatırımları bizim Belediye yapıyormuş. Belediye Başkanımız bütün bunları gururla, fotoğraflarıyla, çizimlerini reklam panolarına asmış. Belediyemiz bize şaka yapmış.
Bu güzel şaka için kendilerine teşekkür ediyoruz.
Yine Sayın Bakan’ın geldiği gün halka verilen iftar programında protokole ayrı, vatandaşa ayrı iftar menüsü çıkararak halkımıza Ramazan şakası yaptı.
Belediyemiz arada kendi personeline de, müdürlerine de şakalar yapıyor ama acemiliklerinden olacak bu şakaların dozu biraz fazla kaçıyor. Ama inşallah öğrenecekler.
AKP halkımızın yüzünü güldürebilmek, onları mutlu edebilmek, gülümsetebilmek için bu kadar şaka yapmasına rağmen bir takım münafıklar şakadan anlamıyorlar.
Bizi bu kadar düşünen, her türlü fedakarlığı yapan AKP ye karşı inşallah bizde bu seçimlerde güzel bir şaka yaparak teşekkür edeceğiz.
Ramazan Bayramınızı en içten duygularımla kutluyor, mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir bayram diliyorum.

BU BELEDİYE HANGİ BELEDİYE?

Yorum Ekle
Osmangazi Belediyesi maddi sıkıntı içine düşen belediyemize bir “kıyak” yapıyor.

İlçemizde bir “çocuk ve dinlenme parkı” yapmaya başlıyor.

Tabi bunun bir çok hukuki süreci var.

İki belediye arasında protokol yapılması, bu protokolün iki tarafın da belediye meclislerinde oylanıp kabul edilmesi v.b gerekir.

Neyse biz hizmeti alan taraf olduğumuz için bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Osmangazi Belediyesi düşündün.

Tabi bu hizmet yapılır da reklamı yapılmaz mı? Tabi yapılır.

İki belediye bu “işbirliği” ni tabelalarda ölümsüzleştirdiler.

Aşağıdaki fotoğrafa şimdi çok dikkatli bakın.



Osmangazi Belediyesi ve başında amblemi var.

Hemen altında Mustafakemalpaşa Belediyesi ve amblemi var… diyecektim ama amblem bize ait değil.



İzmir Kemalpaşa Belediyesinin amblemini Mustafakemalpaşa Belediyesi diye koymuşlar.

“Olur böyle hatalar” diyelim. Yapana ve yaptırana teşekkür ederek yazımızı sonlandıralım.  
MERHABA!
HOŞ GELDİNİZ
mkphemsehri.com
DUYURU